SİXT
SİXT-2
REMZİ YILDIRIM
Köşe Yazarı
REMZİ YILDIRIM
 

Başlıksız kalmayan kahramanlık: 15 temmuz Destanı

O gece gökyüzü karanlıktı ama milletin yüreği ay ışığı gibi parlıyordu… 15 Temmuz 2016… Takvimlerin sıradan bir günüydü belki, ama o gece Türkiye bir kez daha tarih yazdı. Bu tarih ne bir hükümetin ne bir partinin ne de sadece bir kurumun tarihidir. Bu tarih, “Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır” diyen milletin tarihidir. Anadolu’nun yiğit evlatları, o gece gözünü kırpmadan sokaklara döküldü. Ellerinde tank yoktu, tüfek yoktu, ama yüreklerinde iman, gönüllerinde ezan, ellerinde bayrak vardı. Her yaştan insan, genç, yaşlı, kadın, erkek; Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i bir oldu, beraber oldu. O gece vatan bir kez daha kurtuldu, millet bir kez daha şahlandı. Tankların önüne yattılar… Kurşunların üzerine yürüdüler… Helikopterlerden atılan mermilere karşı secdeye varır gibi eğildiler… Çünkü biliyorlardı ki, bu topraklar kolay vatan olmamıştı. Çünkü biliyorlardı ki, bu bayrak rengini şehit kanından almıştı. Çünkü biliyorlardı ki, bu milletin namusuna, ezanına, istiklaline göz diken kim olursa olsun, karşısında imanla yoğrulmuş bir duvar bulurdu. Ve buldu da! 15 Temmuz bir kalkışmadan öte, milleti yok sayanlara verilmiş en büyük cevaptır. Bu millet, nasırlı elleriyle tank paletlerini durdururken, aslında şunu haykırıyordu: “Biz bu vatanı çiçeklerle sulamadık… Her karışında şehit yatar bu toprağın. Eğer bugün bir daha gerekirse, yine şehit oluruz, yine toprağa düşeriz ama vatanı böldürmeyiz!” Hiç unutmuyorum, Ankara’da bir gazimiz demişti ki: "O gece evden çıkarken oğluma ‘ya şehit ya gazi olacağım’ dedim. Çünkü evde kalırsam ölü olurdum." İşte bu ruhtur 15 Temmuz’u destan yapan. Bugün hâlâ 15 Temmuz’u unutturmaya çalışanlar var. Hâlâ “kontrollü” diyenler, “tiyatro” diyenler var. Ama onlar ne şehit Ömer Halisdemir’i tanırlar, ne 16 yaşında göğsüne kurşun yiyip gülümseyen Abdullah Tayyip Olçok’u bilirler. Onlar yalnızca bakar, ama görmezler. Duvar gibi dik durur ama taş gibi hissizdirler. Ama biz biliyoruz… Biz gördük… Biz yaşadık… O gece millet ayağa kalktı, iradesine sahip çıktı. O gece milyonlar sokağa indi, köprüde, meydanda, camide, caddede birlik oldu. Çünkü biz milletiz! Çünkü biz Türk'üz! Çünkü biz, geçmişi Alparslan, Fatih, Atatürk olan; geleceği şehadetle yoğrulan bir milletiz! 15 Temmuz bir “direniş” değil, bir “diriliş”tir. Ve unutulmasın: Bu milletin damarı kesilse, bayrak akar. Toprağı kazılsa, tarih çıkar. Gök kubbesi çökse, iman yükselir. Çünkü bu millet, hiçbir zaman diz çökmedi, çökmez! Nihayetinde; Tanktan güçlü yürekleriyle, helikopterden hızlı dualarıyla, jetlerden yüksek imanlarıyla bir millet destan yazdı. Bu destan, ne unutturulur ne susturulur. Allah bir daha yaşatmasın… Ama unutulmasın: Bu millet her vakit, şehadet şerbetini içmeye hazır!
Ekleme Tarihi: 14 July 2025 - Monday

Başlıksız kalmayan kahramanlık: 15 temmuz Destanı

O gece gökyüzü karanlıktı ama milletin yüreği ay ışığı gibi parlıyordu…

15 Temmuz 2016… Takvimlerin sıradan bir günüydü belki, ama o gece Türkiye bir kez daha tarih yazdı. Bu tarih ne bir hükümetin ne bir partinin ne de sadece bir kurumun tarihidir. Bu tarih, “Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır” diyen milletin tarihidir.

Anadolu’nun yiğit evlatları, o gece gözünü kırpmadan sokaklara döküldü. Ellerinde tank yoktu, tüfek yoktu, ama yüreklerinde iman, gönüllerinde ezan, ellerinde bayrak vardı. Her yaştan insan, genç, yaşlı, kadın, erkek; Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i bir oldu, beraber oldu. O gece vatan bir kez daha kurtuldu, millet bir kez daha şahlandı.

Tankların önüne yattılar…
Kurşunların üzerine yürüdüler…
Helikopterlerden atılan mermilere karşı secdeye varır gibi eğildiler…
Çünkü biliyorlardı ki, bu topraklar kolay vatan olmamıştı. Çünkü biliyorlardı ki, bu bayrak rengini şehit kanından almıştı. Çünkü biliyorlardı ki, bu milletin namusuna, ezanına, istiklaline göz diken kim olursa olsun, karşısında imanla yoğrulmuş bir duvar bulurdu.

Ve buldu da!

15 Temmuz bir kalkışmadan öte, milleti yok sayanlara verilmiş en büyük cevaptır. Bu millet, nasırlı elleriyle tank paletlerini durdururken, aslında şunu haykırıyordu:

“Biz bu vatanı çiçeklerle sulamadık… Her karışında şehit yatar bu toprağın. Eğer bugün bir daha gerekirse, yine şehit oluruz, yine toprağa düşeriz ama vatanı böldürmeyiz!”

Hiç unutmuyorum, Ankara’da bir gazimiz demişti ki:
"O gece evden çıkarken oğluma ‘ya şehit ya gazi olacağım’ dedim. Çünkü evde kalırsam ölü olurdum."
İşte bu ruhtur 15 Temmuz’u destan yapan.

Bugün hâlâ 15 Temmuz’u unutturmaya çalışanlar var. Hâlâ “kontrollü” diyenler, “tiyatro” diyenler var. Ama onlar ne şehit Ömer Halisdemir’i tanırlar, ne 16 yaşında göğsüne kurşun yiyip gülümseyen Abdullah Tayyip Olçok’u bilirler. Onlar yalnızca bakar, ama görmezler. Duvar gibi dik durur ama taş gibi hissizdirler.

Ama biz biliyoruz…
Biz gördük…
Biz yaşadık…

O gece millet ayağa kalktı, iradesine sahip çıktı. O gece milyonlar sokağa indi, köprüde, meydanda, camide, caddede birlik oldu. Çünkü biz milletiz! Çünkü biz Türk'üz! Çünkü biz, geçmişi Alparslan, Fatih, Atatürk olan; geleceği şehadetle yoğrulan bir milletiz!

15 Temmuz bir “direniş” değil, bir “diriliş”tir.

Ve unutulmasın: Bu milletin damarı kesilse, bayrak akar.
Toprağı kazılsa, tarih çıkar.
Gök kubbesi çökse, iman yükselir.
Çünkü bu millet, hiçbir zaman diz çökmedi, çökmez!

Nihayetinde;
Tanktan güçlü yürekleriyle, helikopterden hızlı dualarıyla, jetlerden yüksek imanlarıyla bir millet destan yazdı. Bu destan, ne unutturulur ne susturulur.

Allah bir daha yaşatmasın…
Ama unutulmasın: Bu millet her vakit, şehadet şerbetini içmeye hazır!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve artihabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.